Son dönemlerde ilgimi çeken konulardan biri tecrübe.İş ilanlarında sık geçen cümledir. X yıllık tecrübe. Yeni mezunlar yakınır.”Her şirket tecrübeli çalışan arıyor. İyi de biz nasıl tecrübe kazanacağız?”
Tecrübe nasıl ölçülür, bir ölçüm kriteri var mıdır? Tecrübeyi bir cümle ile açıklamam istense; deneyimle edinilmiş bilgi derdim.
Burada 2 nokta önemli:
1. Sonradan kazanılmış olması
2. Bilgi olması.
Yani aslında tecrübe yaşanmışlık ve bu yaşanmışlıkla kazanılmış artı bir değerdir.
Peki tecrübe ve yıllar arasında nasıl bir bağlantı vardır?
Özellikle tekstil sektöründe fazlasıyla duyuyorum. Diyorlar ki 20 yıllık ustayım, 25 yıl tecrübem var. Tabi bir de 25 yıldır aynı işi yapıyorum diyenler var. Gelin bir değerlendirme yapalım. 25 yıl aynı işi yapan ve o işte usta olduğunu iddia eden biri o işin tüm detaylarını bilmez mi? Üzülerek söyleyeyim ki birçok usta bilmiyor. Çünkü onlar bu süre zarfında kendilerini geliştirmemiş. İşimi daha iyi nasıl yaparım diye düşünmemişler. Her gün sadece kendilerine verilen işi yapmışlar.
İşte size soru : Gerçekten zaman içerisinde işinizi ve kendinizi geliştirdiniz mi? Yoksa aynı işi aynı şekilde yapmaya devam mı ediyorsunuz?
***
Çağımız bilgi çağı diye geçse de bilgi iletişimi çağı olduğunu düşünüyorum. İnsanlar arasında inanılmaz bir bilgi akışı var. Bu da tecrübeyi daha farklı bir hale getiriyor. Daha önce 10 yıllar içinde öğreneceğiniz bilgileri şimdi 1-2 senede öğrenebiliyorsunuz. Bu da baş döndürücü bir hızla gerçekleşiyor.
Dünyanın en zenginleri listesinde birçok genç görüyorsunuz. Genç girişimcilerin sayısı artıyor. Demek oluyor ki, artık tecrübenin anlamı değişti. Farklılaştı. Yani tecrübeli olmak için yıllarca beklemenize gerek yok. Sadece doğru yolları izlemeniz ve insanları dinlemeniz gerekiyor. Bu noktada bir noktanın altını çizelim. Dinlemek.
Gerçekten dinleyebilirseniz, bildiğinizden çok daha fazlasını kazanabiliyorsunuz. Çevrenizde size keyifle deneyimlerini, hatalarını anlatacak birçok kişi bulabilirsiniz. Onları dinleyin, sadece dinleyin.
Gelelim kritik konuya; Tecrübe nasıl kazanılır?
1)Bol bol başarısızlık öyküsü okuyun. Başarılı insanlardan çok şey öğrenemezsiniz çünkü yaptıkları hep size doğru gelecektir. Ama başarısızları dinleyerek nasıl kaybedildiğini öğrenirsiniz.Aynı hatayı yapma riskinden kurtulursunuz.
2)Biyografi ve şirket öyküleri kitapları okumak. İnsanların biyografilerini, şirketlerin öykülerini okumak adeta onlarla konuşmak gibi. Aynı insanı karşınıza alsanız kitapta anlattığından daha fazlasını size anlatamayacaktır. Neler olmuş, neler yaşanmış? Tüm bunları dikkatle incelerseniz benzeri durumları yaşamazsınız. Yaşamadan öğrenmenin değeri paha biçilmezdir.
3)Kendinize bir öğretmen bulmak. Sizin okul dışında hiç öğretmeniniz oldu mu? Hayatı size anlatacak, size yol gösterecek bir hayat öğretmeni. Koca koca şirketlerin, danışma kurulları oluyor. Neden? Bilgili insanlardan fikir almak için. Siz de bir hayat öğretmeni bulun. Dizinin dibinden ayrılmayın.
4)Belki de en önemlisi. Yaşadıklarımızdan ders almak. Hayat yaptıklarımızla yapmadıklarımız arasında geçen bir süreç. Dönüp geriye baktığınızda kaç günde bir kendi muhasebenizi yapıp hatalarınız hakkında değerlendirme yaptınız. Bu olaydan ne öğrendim diye düşündünüz.
Arabamızın 10.000 bakımını ihmal etmiyoruz ama 10 günde bir iç muhasebe yapmayı gereksiz görüyoruz.
Tecrübe için eskiden yaşanmışlık diyebilirken artık tam olarak bunu diyemiyoruz. Ben artık deneyimsel bilgi kavramını kullanmak istiyorum tecrübe yerine.
Eğer bir şeyi eskisinden daha iyi yapmayı öğrendiyseniz tecrübe kazandınız demektir. Ama hala aynı işi yapıp, aynı düzeyde yapıyorsanız; üzülerek söyleyeyim:
Yaşıyor, çalışıyor olabilirsiniz ama hayat sizden çalarken, siz kaybediyorsunuz.