Başlığı okuduktan sonra reklam müziği sizin de kulaklarınızda çınladı mı? 2005 yılında Türkiye’de açılan ilk mağaza ile birlikte gerçekten de IKEA evimizin her şeyi oldu. Mobilyadan ev tekstiline, düzenleyici birçok dolap gruplarından, her çeşitten aksesuarlara kadar işimizde ve evimizde ama en çok da evimizde günlük hayatımızı düzenleyici, geniş ürün skalası ile bizlere dekorasyondan çok daha fazlasını, farklı ve yeni yaşam alan seçeneklerini sundu. Sunmaya da devam ediyor.
Özellikle küçük alanlar için yansıttığı alternatif yaşam alanları ile dünya çapında ilgi gören IKEA ile Türkiye’nin tanışıklığı 2005 yılında başladı. Ancak ilk kuruluş tarihi, 1943 yılına kadar uzanıyor. Başlangıçta sadece küçük bir mobilya firması iken Dünya çapında farklı yaşam alanları sunan bir marka haline gelen IKEA’nın oluşum serüveni, bir buzdağı gibi görünenin altında, görünmeyen çok daha uzun bir hikâyeyi barındırıyor. IKEA’nın bu başarısının sırrını daha iyi anlamak için hadi gelin İsveç’ten evlerimize giren katalogların yolculuğuna çıkalım.
Yolculuğumuz IKEA’nın kurucusu, Ingvar Kamprad’ın hayatı ile başlıyor. İş hayatına henüz 7 yaşında kibrit satarak başlayan Kamprad, sonrasında çiçek tohumları, kutlama kartları, kalem ve yılbaşı süslerini alıp satar. Her biri düşük maliyetli ve herkesin ihtiyaç duyup satın alabileceği ürünlerdir. Kamprad’ın küçük yaşta kazandığı bu özgüven, 17 yaşında IKEA’yı kurmasında oldukça etkili oldu. Adını kendi isim, soyisim, yaşadığı çiftlik ve köyden alan IKEA, Ingvar Kamprad, Elmtaryd çiftliği ve Agunnaryd köyünün isimlerinin baş harflerinden oluşuyor. Başlangıçta kalem, çerçeve, saat ve birkaç mücevher grubu satılırken 1948 yılından itibaren mobilya satmaya başlayan Kamprad’ın amacı, düşük maliyetle yüksek kalitede mobilyalar satmaktır. Bu amaçla marka vizyonu, çoğunluk için daha iyi günlük yaşam yaratmak olarak belirlenir. Dolayısıyla IKEA’nın tüm tasarım ve süreç geliştirme aşamaları bu amaç üzerinden şekillenir.
IKEA Tasarım Anlayışı
Özellikle tasarım anlayışına biraz daha yakından bakıldığında, tasarlanan ürünlerde İskandinav yaşam tarzı ve Lagom felsefesini yansıtan belirgin özellikler hemen kendini gösterir. Buna göre İskandinav yaşam tarzı gereği huzurlu ve konforlu yaşam alanı, en sade haliyle oluşturulmaya çalışılır. Bu aşamada renkte beyaz, malzeme tercihinde ahşap ve geometrik şekiller öne çıkarılır. Lagom felsefesi ise dengeli dolayısıyla mutlu bir yaşamı temel alır. Kelime olarak anlamı, ne az ne de çok, tam kararında yani ‘dengede kalmak’ anlamına gelen lagom felsefesine göre fazla eşya, bireyi sosyal anlamda atıl bir hale getirir. Dolayısıyla konforlu, ferah ve dengeli bir yaşam alanı için tercih edilen parçaların hem estetik bir görünüme hem de birden çok fonksiyona sahip olması beklenir.
Bu açıdan bakıldığında tasarlanan IKEA yaşam alanlarında, gün ışığından maksimum seviyede faydalanıldığı, hasır, ahşap ve bambu gibi organik malzemelere yer verildiği, ağırlıklı yumuşak renkleri tercih ederken aralarda sıcak renklerin kullanıldığı gözlemlenir. IKEA tasarım anlayışı içinde işlevsellik ve minimalizm dengesi kurulurken tasarıların kullanılabilir ve ulaşılabilir olması kadar tasarrufun her aşamada gözetilir. Yüksek kalitede geniş ürün gamının daha düşük maliyetle oluşturulması da tasarım anlayışının temelini oluşturur. Bu durum için en basit şekliyle üretilmiş bir parçanın görünmeyen yüzeyinin boyanmaması örnek verilebilir.
Kalite, işlevsellik, şekil ve sürdürebilirlik
IKEA tasarım anlayışında öne çıkan diğer bir nokta ise demokratik tasarım anlayışıdır. İçerisinde kalite, işlevsellik, şekil ve sürdürebilirlik gibi 4 temel başlığı barındırır.
Buna göre yüksek kalitede, işlevsel ürünler, estetik formda ve sürdürülebilir malzeme tercihi ile her bütçenin erişimine uygun fiyata mal edilecek şekilde tasarlanır.
Bu bakış açısı ile süreç, ihtiyaç olan ürünün belirlenmesi, ürüne yönelik pazar araştırmasının yapılması, sonrasında ortalama mağaza satış fiyatının tasarımcılarla paylaşılması ve bu çerçevede ürünün en kaliteli ve işlevsel nitelikte ve kolay depolamaya da elverişli bir şekilde tasarlanması ile yürütülüyor.
Tasarım öncelikle küçük bir prototip olarak hayata geçirilip beklenen güvenli, estetik ve kolay depolanabilen yapının, belirlenen fiyat ile gerçekleştirilmesi durumunda artık üretim aşamasına geçilebiliyor. Tüm bu süreçler IKEA’nın demokratik tasarım anlayışının temel yapı taşlarını oluşturmuş oluyor.
Tasarımcılardan Beklenen
IKEA vizyonu ve misyonu çerçevesinde tasarımcılarda en çok aranan özellik, farklı bakış açılarıyla düşünebilme yeteneği yönünde kendini gösteriyor. Aynı zamanda farklı bakış açısı ve yaratıcı fikirler için tasarımcılardan kendi alanları dışında da ürün tasarımı bekleniyor.
Bu farklı bakış açısı ile tasarımcılardan, baskın İskandinav stilinin yanında diğer kültürlerden ilham alınarak yaratıcı ürünlerin ortaya konması bekleniyor. Böylece uluslararası çapta kabul görmenin yolu açılmış oluyor. Birlikte çalışmaya başlamadan önce tasarımcıların çalışmalarında; gündelik hayata hitap eden, kaliteli malzemeden, işlevsel ve ortalamanın altında bir maliyete üretilebilir ürünlerin tasarlanması bekleniyor.
Bugün İsveç Almhult’ta bulunan merkezde 10’un üzerinde kadrolu, toplamda 200’ün üzerinde dünyanın dört bir yanından tasarımcı, IKEA ürünlerinin oluşumuna katkıda bulunuyorlar. Bu tasarımcılar arasından Pınar Demirdağ, 2017 koleksiyonu kapsamında “Ötekini Kabul Etmek” üzerine masa örtüsü, çarşaf, tabak ve yastık tasarımları ile IKEA ile birlikte çalışan ilk Türk tasarımcı olmuş oldu.
Bunlara ek olarak IKEA, yaratıcı bakış açısı gereği tasarımcılardan, tasarladıkları ürünün estetik yapısından çok içindeki yapısal özelliklerde yenilikçi olmalarını beklemekte. Bu beklentinin iki temel nedeni bulunuyor. Bunlardan biri ürün gruplarının taklit edilmeye açık olmasından kaynaklı. Diğer bir nedeni ise ürünün en az derecede zarar görmesinin dolayısıyla olabildiğince yüksek kalitede bir ürün çıktısının alınmak istenmesi…
Paketleme Modelindeki Nedenler
IKEA’nın vizyon ve tasarım sürecinin temelinde olduğu gibi demonte paketleme modelinin temelini de maliyetin olabildiğince düşürülmesi hedefi oluşturur. Bir rivayete göre çalışanlardan birinin bir gün masasını arabasına sığdırmak için masa ayaklarını kesmek zorunda kalması sonucu demonte paketleme modeli ortaya çıkıyor. Demonte paketleme ve açık depo tarzında mağaza formatı ile müşterilerin ürünleri görebilmesi ve yardım almadan orijinal kutusunda temin etmesi sağlanmış oluyor.
Demonte paketleme modeli gereği ayrı ayrı paketlenmiş parçaların, müşteriler tarafından birleştirilmesi gerekir. Bir taraftan işçilik maliyeti düşerken insanlara tıpkı bir yapboz parçalarını birleştirirken olduğu gibi yeni bir ürün üretmenin keyfi sunulmuş olur. Hatta bu durum, zaman içinde IKEA etkisi olarak da bilinmektedir. Böylece bir taraftan düşük maliyet yaratılırken diğer taraftan müşterilere keyifli bir yaratım deneyimi de sunulmuş oldu. Yakın zamanda özellikle mobilyaların birleşim noktaları üzerinde yeniliklerin getirilmesi ile birlikte özellikle ahşap parçaların çok daha kolay bir şekilde birbiriyle monte edilmesi sağlanmışdı. Böylece parçaların birleştirilmesinde ihtiyaç duyulan tornavida, alyan, cıvata ve vida gibi yardımcı araçların kullanımına gerek kalmamış oldu. Düşük maliyet hedefi sayesinde bir taraftan maliyet düşürülürken diğer taraftan da müşterilere daha kolay ürün montaj deneyimi sunuldu.
Belirlediği hedefler doğrultusunda sürekli daha iyi ve yeni şeyler için yeni yollar arama hedefiyle IKEA, bugün küçük alanlar için birbirinden yenilikçi ve yaratıcı yaşam alanları ile herkese ilham olmayı hedefliyor. IKEA, hızla gelişen teknolojiler sayesinde Akıllı Ev programı ile uzaktan kontrol edilebilir aydınlatma ve kablosuz şarj ürünlerini ürün gamına eklemiş durumda. Bunun yanı sıra arttırılmış gerçeklik teknolojisi ile alışveriş deneyimine yeni bir bakış açısı getiriyor.