Başarı hikayesi dendiğinde reklam ve pazarlama alanının en çok dillendirilen markası KFC olur.
Gerçekten de kuruluşundan bugüne çok farklı bir hikayesi olan KFC, az daha intihar etmek üzere olan bir adamın yazdığı başarı aslında. Peki, KFC nasıl kuruldu? Bu markayı başarılı kılan aslında neydi? KFC’nin başarı hikayelerinde yer almasının nedeni ne? Bu soruların hepsine cevap veriyor olacağız!
KFC ya da bilinen diğer adıyla Kentucky Fried Chickens, Harland Sanders adındaki bir albay tarafından 1952’de kuruldu. Harland Sanders adını pek çoğunuz ilk defa duymuş olabilirsiniz ama KFC markasını bilen herkesin onu bildiğine eminiz. Neden mi? Çünkü KFC logosunda yer alan o tonton amca Harland Sanders’ın ta kendisi.
YAZI: Disney’in Yeni Üyesi Disney+ ve Büyük Başarısı
Harland Sanders, hayatı başarısızlıkla başlayan bir adam olmasının yanı sıra ordudan emekli edilen, ailesi tarafından terkedilen en sonunda da intihara meyleden biridir. 65 yaşında emekli olup devletten 105 dolar emekli maaşı aldığında artık yaşamanın bir anlamı olmadığını düşünür ve intihar etmeyedoğru yol alır. İntihar etmeden önce vasiyetini yazan Sanders, aslında daha yapacak pek çok şeyi olduğunu keşfeder. İntihar etmekten vazgeçer ve yepyeni adımlar atmaya başlar.
Fotoğraf: unsplash
Kentucky’de Mahalle Mahalle Tavuk Satışı
İntihar etmekten vazgeçip yeni bir yaşama kapı aralayan Sanders, 87 dolar borç alarak kendi özel tarifiyle bir tavuk hazırlar. Bu tavuğu Kentucky’de sokak sokak gezerek herkese satmaya çalışır. Uzun uğraşlar ve çabalarla tavuğunu ABD çapında dolaştıran Sanders neredeyse gitmedik yer bırakmaz. Çabalarının neticesinde ve 1008 başarısız denemenin ardından 1009. denemede bir restoranı tavuğunu satmaya ikna eder.
Sanders, restoranla yaptığı anlaşmaya göre her satıştan 5 cent almayı kabul eder. Başlangıçta çok küçük gibi görünen bu tutar kısa vadede çok ciddi rakamlara ulaşır. 1960 yılına gelindiğinde ise Sanders, tüm ABD’de bilinen bir marka yaratmıştır. 1952 yılında kurulan KFC, artık onlarca hatta yüzlerce restorana franchise verecek duruma gelmiştir.
Başarıyı yakalayan Albay Sanders, markasını John Brown JR. adlı bir yatırımcıya tam 2 milyon USD karşılığında satar. Ancak bu satıştan sonra markanın yüzü olmayı ve her yıl için 250 bin USD almayı da sağlar. Başarısız geçen 65 yılın ardından bir vasiyet yazarken akla gelen fikirle bugün dünyanın en büyük markalarından biri doğdu. Albay Sanders 1980 yılında hayata veda ettiğinde marka bu denli büyümemiş olsa da çabalarının sonuç vermesi bugünlere kadar taşınmış bir hikâyeyi sizlerle paylaşmamızı sağlıyor.
Fotoğraf: unsplash
KFC’nin Pazarlama Stratejileri
KFC, 21. yüzyıldan bakıldığında dünyanın en büyük restoran zincirlerinden bir tanesi olmayı başarmıştır. Üstelik dünyanın her noktasındaki şubeleriyle kârlılığını her geçen gün daha da yukarı çıkaran KFC’nin başarısında rol oynayan çok değerli bir ruh var, vazgeçmemek!
Albay Sanders’ın başarılı geçen 25 yıllık hayatının öncesinde başarısızlığın adeta yakasına yakıştığı bir 65 yıl gözlemlemek mümkün. 65 yıl boyunca daima sorunlarla boğuşan Sanders yine de vazgeçmemeyi başarmış. Nitekim dünyayı değiştiren en büyük dönüşümlerin de vazgeçmeme ruhundan ortaya çıktığı bilinir.
Thomas Edison, Alexander Graham Bell ve daha nice mucit bugün yaşamımızın temellerini oluşturan icatları vazgeçmeyerek başarmıştır. Sanders’ın hikayesi de başarısızlıktan sonra daha yapacak çok şeyinin olduğunu anlamasıyla başlar. Satışlarına başladığı tavukların ilk ret aldığında vazgeçse belki de bugün tavuk siparişi verebileceğiniz bir KFC markası olmayacaktır.
Sanders asla vazgeçme mantığıyla tam 1009 kere denedi. Sonuç en son denemede başarıya açılan kapılar olmuştur. Peki, Sanders sonrasında KFC ne tür stratejiler izledi? Başarılı olmak için vazgeçmemek önemliydi. Ancak markalaşma yoluna gidildiğinde KFC ne tür çözümlerden faydalandı. KFC markasının pazarlama stratejilerine daha yakından bir göz atalım!
Franschise Modeli
KFC markası büyüyerek ABD çapında yayılmaya başladığında Franchise sistemi ile markanın daha da büyümesi sağlanmıştır. Markanın ilk etapta kapı kapı dolaşarak ürünlerini tattırması ve geniş kitlelere hitap etmesinin dönüşümü olan Franchise sayesinde milyonlara ulaşan bir marka yaratılmıştır. Sonraki aşamada ise geniş kitlelere özel menüler ve kaliteli çözümlerle daha büyük bir marka olma yolunda ilerleme kaydedildiği görülür.
Gıda kalitesinin muhafaza edilmesi ve daha kaliteli ürünlerin dünyaya yayılmasını sağlayarak yeni iş ortakları arayan KFC bu noktada oldukça başarı sağlamıştır. Peki, başarıyı sağlayan temel strateji neydi? Franchise sisteminin yanı sıra ‘Segmentasyon’ anlayışının çok büyük bir rolü olduğunu söyleyebiliriz. Şimdi gelin KFC markasının ‘Segmentasyon’ ile neler başarabildiğine bir bakalım.
KFC ve Segmentasyon
KFC markası, başarıyı yakalayarak gerçek bir markaya dönüştüğünde romantik çalışmalar yerine daha pragmatist davranmayı tercih etmiştir. Bu noktada segmentasyon yapılarak her kıtada insanların beklentilerini karşılayacak ürünlerin üretilmesi sağlanmıştır. Segmentasyon çalışmaları kapsamında 4 farklı coğrafi bölge oluşturduğunu ifade etmek gerekir. Amerika, Avrupa, Asya – Afrika – Orta Doğu – Pasifik ve diğer ülkeler.
KFC, segmentasyon yaparken daima bölgesel bazda düşünmeyi önemser. Çünkü insanların yemek yeme alışkanlıkları birbirinden oldukça farklıdır. Bu konuda örneklendirme yapmak gerekirse Hindistan coğrafyasında vejeteryanların KFC kalitesini yaşamaları adına Veg Rice Bowl menüsü sunulur. Bu sayede farklı taleplere cevap vermek mümkün olur.
KFC markasının segmentasyon çerçevesinde sunduğu seçeneklerden bir tanesi de sadece ABD’de satışı yapılan tavuk sandviçler. Bu örnekleri arttırdıkça arttırmak mümkün. Ancak örnekleri sıralamak yerine KFC’nin temel anlayışını saptamak daha doğru olacaktır.
KFC ve Ürün Farklılaştırma
KFC, tavuk satışı ile bugünlere taşınan bir marka olmayı başarsa da bugün bakıldığında farklı ürünleri de portföyüne almayı başarmıştır. Vejeteryanları bir kayıp olarak görmek yerine satışları çeşitlendirme yoluna giden KFC’nin bu başarısı aslında Albay Sanders’ın asla vazgeçme anlayışıyla benzeşir. KFC, gelecekte daha da büyür mü? Çok yüksek ihtimalle evet. Ama bu başarının altında hep Sanders’ın vazgeçmemesi olacak!