Magnum’dan Önce
İlk dondurmanızı ne zaman ve nasıl yemiştiniz? Hatırlıyor musunuz? Mahallenin kaymak dondurmacısı Ahmet amcadan mı, köşe başındaki pastaneden mi yoksa hep bu sefer yakaladım derken sizi külahla bir başına bırakan Maraş dondurmacısından mı? Peki ya, dondurma ilk kez nasıl ve ne zaman hayatımıza girdi? Bunun için zamanda uzun ve uzak bir yolculuğa çıkmamız gerekiyor.
Rivayete göre büyük İskender, buzla harmanlanmış bal, şarap, meyve ve yemiş yemeği çok severmiş. Dondurmanın da ilk bu tariften yola çıkılarak bulunduğu iddia ediliyor. Bununla birlikte 2000 yıldan fazla bir zaman önce Çinliler tarafından pirinç ve sütün karıştırılıp karda dondurularak dondurma elde edilmesi, bilinen daha güçlü bir iddia durumunda. Dondurmanın Çin’den tüm Dünya’ya yayılması ise İtalyan Marco Polo’nun, 13. yy’da Çin’de görüp öğrendiği bu tarifleri, yanında İtalya’ya getirip dondurmanın tanınmasına ve yayılmasına öncülük etmesi ile gerçekleşiyor.
Başlangıçta, İtalya’da sadece belirli bir üst sınıfın tüketebildiği bir yiyecek olan dondurma, zamanla sevilip popülerleşmesi ile birlikte girişimcilerin dikkatini çekiyor ve kafelerdeki yerini almaya başlıyor. Bu noktadan sonra dondurmanın popülerliği çok daha hızlı bir şekilde yükselişe geçiyor ve kafelerden sonra dondurma fabrikaları ile birlikte seri üretime geçiliyor.
Dondurmanın Anadolu’daki bilinirliği ise 17.yy’da başlıyor. Özellikle özel yapılış yöntemi ve kullanılan farklı malzemelerden dolayı kendine has tadı ile Maraş dondurması, bugün dünya çapında bilinen dondurma çeşitleri arasında yer alıyor.
Günümüzde dondurma, artık sadece sıcak yaz mevsimlerinde değil aynı zamanda bahar ve kış mevsimlerinde de tüketilebilen bir gıda çeşidi olmuş durumda. Elbette ki bu durumun başlıca sebebini pazarlama stratejileri oluşturuyor. Konu güçlü, dolayısıyla başarılı pazarlama stratejilerine geldiğinde ise dondurma markaları arasında akıllara ilk gelen marka, Magnum oluyor.
Güçlü Pazarlama Stratejisi
Başlangıçta, Belçikalı bir çubuk dondurma markası olan Magnum, İngiliz Unilever grubunun markayı satın alması sonrası Unilever’e bağlanıyor. Böylece Magnum dondurmalarının tanınırlığı Belçika sınırlarını hızla aşmaya başlıyor. İlk satış, 1989 yılında Almanya’da başlıyor. Ülkemize gelişi ise 1990’lı yılların ortalarına denk geliyor. Türkiye pazarına girdikten kısa bir süre sonra rekor seviyede satışlara ulaşarak Türkiye’de “şımartan” markalar listesinde en üst sıralara yerleşiyor.
Bu denli hızlı bir başarının ardındaki nedenlere bakıldığında, güçlü bir pazarlama anlayışının öne çıkması şaşırtıcı olmasa da nasıl olduğunu kabul edelim merak ediyoruz. Güçlü pazarlama anlayışının ilk göstergelerinden biri olarak Magnum’un, daha önce denenmemişi deneyip sektörde bir ilki başlattığını görüyoruz. Dondurma, ilk kez sadece çocukların sevebileceği bir tatlı olmaktan çıkıp yetişkinlere özel olarak tasarlanmaya başlanıyor. Ardından ürün tasarımından reklamlara tüm pazarlama anlayışının bu temelde yükseldiğini görüyoruz.
Sonraki aşamada, ürün grubuna hem tasarımda hem içerikte yenilikler getirilirken reklam filmlerinde, yetişkinlere yönelik “Haz” odaklı hikâyelere ve ünlü isimlere yer verildiğini görüyoruz. Çıkan her ürüne özel oluşturulan “Haz” odaklı sloganlar, tüketicilerin kendilerini en iyi yansıtan Magnum çeşitlerini seçmelerinde de etkili oluyor. Bitter Magnum için “Hazzın en koyu tonu”, kış serisi için “Hazzı dilediğin anda” ve Magnum Crack için “Hazzın peşindeysen kır” gibi sloganlar, bunlardan sadece bir kaçını oluşturuyor.
İkonikleşen Magnum Reklamları
Reklam filmlerine geldiğimizde İlk ve en çok ses getirenlerden biri de 2005 yılında Elizabeth Hurley ile çekilen reklam filmi oluyor. Sonrasında 2007’de Eva Longoria, 2008’de Magnum Double için Josh Holloway, 2010’da Magnum Gold için Benicio Del Toro ile anlaşıldı. 2012 yılına gelindiğinde ise Magnum Infinity için Kıvanç Tatlıtuğ ile çekilen reklam filmleri, izleyicilerin büyük beğenisini toplarken Magnum tüketicilerin zihnindeki yerini giderek sağlamlaştırıyor.
Magnum ve nöroplazma
Pazarlama anlayışının başarılı olmasındaki sebeplerinden bir diğerinin de en güncel pazarlama tekniklerinin takip edilip kullanılması olduğunu da söyleyebiliriz. Bu tekniklerden biri de nöropazarlama tekniğidir. Nöropazarlama tekniğinin etkileri üzerine yapılmış akademik çalışmalarda, pazarlama örneği olarak Magnum reklamlarına yer verildiğini görebiliyoruz. Buna göre reklam filmlerinde kullanılan nörobilimsel yöntemlerle, tüketici algı ve duygu durumlarının etkilenebildiği yönünde sonuçlara ulaşıldığı tespit edilmiş. Hadi şimdi, kulaklarınızda Magnum dondurmasının, ısırılması sırasında çıkan o meşhur sesi canlandıralım. Etkilendik değil mi? Hatta şimdi olsa da yesek diyenleriniz olmuştur. İşte Magnum’un başarılı pazarlama anlayışını yansıtan örneklerden biri de budur.
Deneyimsel Pazarlama
Bir diğer başarılı pazarlama anlayış göstergesi de Magnum’un pazarlama stratejisinde kullandığı deneyimsel pazarlamadır. Bu pazarlama yöntemi ile marka, sunduğu hizmetin tüketicinin yaşayarak deneyimlemesine ve bu yolla müşteri memnuniyeti ve bağlılığını kazanmayı hedefler. Deneyimsel pazarlamayı bugüne kadar en güzel anlatan cümle Benjamin Franklin’den gelmiş: “Anlatırsan, unuturum. Gösterirsen, anımsayabilirim. Beni de katarsan o zaman anlarım.”
Benjamin Franklin’in bir söyleşi sırasında, farklı bir konuyu vurgularken kullandığı bu cümleyi fark edip deneyimsel pazarlama kaynaklarına dâhil eden gizli kahramanın da hakkını vermek gerek.
İşte Magnum da bir deneyimsel pazarlama örneği olarak yakın zamanda dünya şehirlerinde başlattığı mağaza açılışları ile tüketicilerine başarılı bir deneyimsel pazarlama örneği sunuyor
Magnum Store’da Kendi Dondurmanı Yarat
Sürekli değişen ve dönüşen dünyamızda teknolojik gelişmelerin hayatlarımızda yarattığı değişimler ortada. Sanayileşme ile gelen seri ve her biri birinin aynı standart üretimler, hayatlarımızı hızlandırırken diğer taraftan rutinleştirdi. Hepimiz birbirimizin kopya yaşamlarına dönüşmeye başladık. Dijitalleşen teknoloji ise belki hızlı hayatımıza daha da hız kattı ancak her birimizin, standarttan çıkarak kendi yaratıcılığımızı ortaya koyma şansını verdi. Kişiye özel tasarımlar, keşifler tüketimde de bir ihtiyaç haline geldi. Bunu görebilen markalar da müşterilerine, deneyimsel pazarlama ile bir taraftan mobil uygulamalarla dijital tasarımlarını oluşturma imkânı sunarken diğer taraftan da duyusal tasarımlarını yaratmaları için ortam oluşturmuş oluyorlar. Böylece müşteri memnuniyeti ve bağlılığı artarken her iki tarafın da kazançlı ve mutlu olduğu bir alış veriş gerçekleşmiş oluyor. İşte Magnum’un başlatmış olduğu Magnum store açılışları da hayata geçirilmiş başarılı örneklerden biri niteliğinde.
New York’tan Melbourne’e, Singapur’dan Paris’e kadar pek çok dünya şehirlerindeki mağaza açılışlarına İstanbul’u da ekleyen Magnum, “kendi dondurmanı yarat” sloganı ile herkesi, kendi hazzını keşfetmeye davet ediyor. Hijyenik koşullarda, güleryüzlü çalışanlar eşliğinde, birbirinden çeşitli sos ve karışımlarla sizi en çok yansıtan Magnum dondurmanızı yaratma deneyimin sunulduğu mağazalarda, aynı zamanda yeni çıkan dondurma ve çikolata çeşitlerini de deneyimleme şansını bulabiliyorsunuz.
Magnum Store’da bulabileceğiniz yeni ürünlerden biri de Ruby çikolataları. Brazilya’nın Lavados kakao çekirdeklerinin fermente edilmesi ile elde edilen Ruby kakao çekirdeklerinden üretilen Ruby çikolataları, tamamen kendine has bir renk ve hem tatlı hem ekşi bir tatları içinde taşıyan bir ürün olarak müşterilerin beğenisine sunuluyor. Sizler de Ruby çikolataları gibi kendi hazzınızı keşfetmek için daha pek çok birbirinden çeşitli tatları, Magnum Store’larda deneyimleyebilirsiniz.
Magnum, İstanbul’daki yüksek satış rakamlarından sonra şimdi de İzmir Alaçatı’da mağazalarına bir yenisini daha ekledi. Tüm bu gelişmelerle birlikte Türkiye’de daha pek çok mağaza açacak gibi duruyor.