Bir zamanların teknoloji ve telefon devi Nokia, akıllı telefon devriminden sonra neredeyse tarihin tozlu sayfalarına karıştı. Apple ve Samsung gibi akıllı telefon sektörünün lider markalarıyla yarışma konusunda başarısız olan Nokia, günümüzde bu piyasadan neredeyse hiç pay alamıyor. Her ne kadar Nokia 7, Nokia 5.1 Plus, Nokia 3.1 Plus, Nokia 2.2 ve Nokia 8.3 5G gibi yeni nesil modeller olsa da şirket 2020 yılında sadece 21 milyar Euro net satış rakamına ulaştı. Diğer yandan Samsung 2020 yılında 200 milyar dolar net satış rakamına ulaşırken iPhone ise 2020 yılında yaklaşık 274 milyar dolar net satış rakamına ulaştı. Peki geçmişin altın çocuğu Nokia günümüzde neden bu markaların gerisinde kaldı? Bunu anlamak için öncelikle şirketin kuruluşuna ve altın çağını yaşadığı tuşlu telefon dönemine bakmamız gerekiyor.
Nokia Ne Zaman Kuruldu?
Finlandiyalı merkezli bir şirket olan Nokia, 1865 yılında kağıt fabrikası olarak kuruldu. 155 yıllık geçmişinde şirket kablolu televizyon, lastik üretim, telefon ve cep telefonu sektörlerine giriş yaptı. Şirket 1990lı yıllarda ana faaliyet alanı olan telekomünikasyona odaklanmaya başladı. 1991 yılında yapılan ilk GSM çağrısı, Nokia’nin kendi ekipmanlarıyla yapıldı.
Şirket telekomünikasyon alanında hızlı bir yükseliş gerçekleştirdi. Bu yükselişin ardından 1998 yılında tüm dünyada en çok satan cep telefonu markası haline geldi. 2003 yılında ilk kameralı telefonu çıkaran şirket, 2011 yılında akıllı telefon sektöründe artan rekabet nedeniyle Microsoft ile iş birliği kurdu. 2013 yılında Siemens ile yapılan partnerlik sonrasında Nokia ağ donanımı ve yazılım sağlayıcısı olarak hizmet vermeye başladı. Şirket 2015 yılında Fransız telekomünikasyon ekipmanı sağlayıcısı Alcatel-Lucent şirketini satın alarak bu alandaki müşteri portföyü genişletti.
Nokia son yıllarda akıllı telefon sektöründe faaliyet göstermeye devam etse de temel faaliyet alanı telekomünikasyon donanımı ve yazılımı sağlamak.
Nokia Tuşlu Telefonlar ile Nasıl Başarılı Oldu?
Nokia’nın tuşlu telefonlarının arkasında yatan başarı, şirketin sürdürülebilir bir yapı oluşturma isteğine ve inovatif yapısına dayanıyor. Şirketin ilk kameralı telefonu piyasaya sürmesi, farklı alanları bir araya getirebilme yeteneğinden kaynaklanıyor. Tuşlu telefonlar 90lı yılların sonu için devrim niteliğindeydi. Her ne kadar ilk mobil telefon 1973 yılında Motorola tarafından icat edilmiş olsa da Nokia bu telefonları herkesin kullanabileceği bir forma soktu.
Nokia insanlara ceplerinde ya da çantalarında rahatlıkla taşıyabilecekleri bir iletişim aracı sundu. Tuşlu telefonlardan önce insanlar sadece ev hatları ve ev telefonları üzerinden arama yapabiliyordu. Aynı zamanda araçlara bağlanan mobil telefonlar sayesinde de arama yapmak mümkündü. Ancak 90lı yılların başına kadar cep telefonu olarak adlandırdığımız GSM hatları üzerinden herhangi bir arama yapmak mümkün değildi. Her ne kadar taşınabilir uydu telefonları olsa da uydu telefonları hem pahalı hem de taşıması kolay değildi.
1991 yılında Finlandiya başkanı Harri Holkeri tarafından yapılan ilk arama, telefonların geleceği için bir dönüm noktası oldu. Bildiğimiz anlamıyla herhangi bir sabit hattan bağımsız olarak çalışan ilk cep telefonu 1992 yılında Nokia tarafından sunuldu. Nokia 1011, 2G yani GSM teknolojisine sahip ilk telefondu.
Fotoğraf: unsplash
Nokia’nın En Başarılı Telefon Modelleri Hangileriydi?
Nokia özellikle 90’lı yıllarda cep telefonu piyasasında fırtınalar estirdi. Özellikle bazı klasik modelleri günümüzde bile birçok kişi tarafından biliniyor. Şimdi bu ikonik cep telefonu modellerinden bazılarına bakalım.
İlk QWERTY Klavye – Nokia Communicator 9000
1996 yılına geldiğimiz Nokia ilk QWERTY cep telefonu olan Communicator 9000 modelini piyasaya sundu. Bu model sayesinde eposta göndermek, internette gezinmek, faks çekmek ve tablo hazırlamak mümkündü. Bu model birçok açıdan devrim niteliğindeydi. Dahili klavyenin olması yazım sürecini kolaylaştırmakla kalmıyor, cep telefonu üzerinden farklı görevlerin de tamamlanmasına izin veriyordu.
Ulaşılabilir ve Dayanıklı – Nokia 1100
Nokia 1100 modeli, şirketin dünya çapına en çok satan cep telefonu modeli oldu. 1100 ile Nokia, 250 milyondan fazla satış rakamına ulaştı. Bu telefonun en önemli özelliği hem uygun fiyatlı hem de dayanıklı olması. Renkli ekran seçeneğiyle de sunulan model, dahili el feneri gibi yeni özellikleri telefonların standartları haline getirdi.
Yok Edilemez Bir İkon – Nokia 3310
İlk defa 2000 yılında piyasaya sürülen 3310, cep telefonu alanında devrim niteliğinde bir gelişme oldu. SMS özelliğine sahip olan bu model aynı zamanda kişileştirmenin ilk izlerini de taşıyordu. Kişiselleştirilebilir melodi seçeneğiyle telefonun istediğiniz şekilde çalmasını sağlayabiliyordunuz. Aynı zamanda 3310 modeli dayanıklılığıyla ön plana çıkıyor. Hatta bu model birçok otorite tarafından yok edilemez bir telefon olarak kabul ediliyor. Yüksek bir yerden düştükten sonra çalışmaya devam eden Nokia 3310, en zorlu koşulların bile üstesinden gelebiliyor.
Fotoğraf: pexels
Nokia Neden Başarısız Oldu?
Peki bu kadar başarılı cep telefonu modellerine sahip olan Nokia neden başarısız oldu? Bu başarısızlığın nedeni teknik yetersizlikler mi yoksa çağa ayak uyduramamak mı? Aslında bu sorunun cevabı çağa ayak uyduramamak. Ancak Nokia’nın başarısızlığının tek nedeni bu değil.
1. Müşteri isteklerine uyum sağlayamadı
Bir zamanların fırtınalar estiren ve herkes tarafından istenen markası müşteri isteklerine ayak uydurma konusunda başarısız oldu. Özellikle ilk iPhone’un piyasaya sürülmesiyle dokunmatik ekranlara olan talep önemli ölçüde arttı. Aynı zamanda tüketiciler telefonu bir iletişim cihazından çok bir yaşam tarzı sembolü olarak görmeye başladı. Ancak Nokia’nin geliştirdiği ürünler hala iletişim odaklı bir tasarıma sahipti.
2. Üst kademe yöneticiler arasındaki sorunlar
Her şirket kendi içerisinde sorun yaşar. Fakat bu sorunlar kronik hale gelince şirket başarısızlığa mahkum olur. Nokia’nın başına da tam olarak bu geldi. Üst kademe yöneticilerin arasındaki sorunlar şirketin yenilikçi bir yaklaşım benimsemesinin önüne geçti. Hızla değişen dünyada değişime ayak uyduramamak demek tarihin tozlu sayfalarına karışmak demek.
3. Riskleri doğru değerlendirememe
Akıllı telefonların ortaya çıktığı bir dönemde şirket riskleri doğru değerlendiremedi. Telefonlara yeni özellikler ekleme konusunda isteksiz olan şirket, bunun bedelini ciddi bir pazar kaybı yaşayarak ödedi. Aynı zamanda Android sistemini benimsemek yerine Symbian ile devam etmesi de başarısız bir risk değerlendirmesinin sonucu olarak ortaya çıktı.
Nokia’nın Başarısızlığından Neler Öğrenebiliriz?
Aslında Nokia’nın hem başarısından hem de başarısızlığından bazı dersler çıkarabiliriz. Çıkarılabilecek derslerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:
- Doğru zamanda doğru riskleri almaya istekli olmalıyız.
- Yenilik konusunda cesur adımlar atmalıyız.
- Şirket içi sorunları ele alarak bu sorunları en aza indirecek yaklaşımlar benimsemeliyiz.
- Yenilik yapma konusunda yetersiz olmak nihayetinde risklere maruz kalma ihtimalini arttırır.
- Öğrenme ve büyüme konusunda sınır tanımamalıyız.
Her ne kadar Nokia akıllı telefon çağında başarısızlık yaşamış olsa da şirket günümüzde farklı bir alana yöneldi. Yeni nesil akıllı telefon modellerini piyasaya sürmeye devam etse de Nokia artık telekomünikasyon donanımı ve yazılımı alanlarına odaklanıyor. Bu noktada şirketin güçlü yönlerini anlaması ve bu güçlü yönlere odaklanması büyük bir kazanç sağlayabilir. Önemli olan yenilikçi bakış açısını korumak, güncel gelişmeleri takip etmek ve çağa ayak uydurmak için gerekli önlemleri almak.