Günümüzde teknolojinin ilerlemesi, ulaşımın kolaylaşması ve buna bağlı olarak ticaret ağlarının genişlemesi, birçok sektöre ait sayısız firmanın birbiriyle rekabet etmesi gerçeğini doğurmaktadır. Söz konusu rekabet hiç şüphesiz pazarlama çalışmalarına yansıyarak ortaya yaratıcı çalışmaların çıkmasına da ortam hazırlamaktadır. Hal böyle olunca pazarlama unsurları ve onların pozitif ya da negatif etkilerini görmezden gelemeyiz. Hatta, içlerinde, biri var ki; adeta “sensiz olmaz” dedirtir firma sahiplerine. Konumuz pazarlama karması ve pazarlamanın temel ilkeleri olan 4P.
Peki, adı çoğunuza aşina gelen pazarlama karması nedir? Markaları ve firmaları adeta aylarca hatta belki bazen yıllarca pazarlama çalışmasına yönelten pazarlamanın 4P’si nedir? Gelin hep birlikte bakalım. Ancak baştan belirtelim bu karma, bildiğimiz karmalardan biraz uzak.
YAZI: Dijital Pazarlamada Dönüşüm ve Pazarlama Türleri
Yoktan Var Etme Sanatı: Pazarlama Karması
Pazarlama karması, basit bir tanımla, pazarlama çalışmalarının yürütülmesi esnasında karar verilmesi gereken bileşenler bütünüdür. Her firmanın pazarlama departmanının bir ürünün piyasaya sürülmesi öncesi toplanarak bu bileşenleri oluşturduğu ve onlar olmadan yola çıkmadığı da bilinen bir gerçektir. Pazarlama karması bileşenlerine genel itibariyle yöneticiler bir araya gelerek karar vermekte, yapılan pazar analizleri ve hedef kitle analizleri de bunu oluşturmada büyük önem taşımaktadır.
“Yani?” dediğinizi duyar gibiyiz. Hemen somut bir örnekle detaylandıralım. Bir ürünü piyasaya sunarak tüketiciyle tanıştırmak istediğinizi hayal edin. Söz konusu ürün piyasaya çıkmadan önce şüphesiz yürütmeniz gereken pazarlama faaliyetleri bulunmaktadır. Ancak bu faaliyetlerin yanı sıra ürünün detaylı bir anatomisini çıkarmanız, ürüne bir değer ve fiyat biçmeniz, hangi pazarlarda satışa sunulacağını belirlemeniz ve artan rekabet koşullarına ne gibi çözümler getirerek ürünü kalıcı hale getirmeniz üzerine bazı sorulara cevap verdiğinizde aslında bir grup bileşeni meydana getirmiş olursunuz. İşte bu ve bunun gibi birçok bileşen pazarlama karması olarak karşımıza çıkmakta, hatta bu noktada devreye, birazdan bahsedeceğimiz pazarlamanın 4P’si girecektir.
Artan Rekabet Ortamında Öne Çıkmanın Anahtarı Pazarlamanın 4P’si
Pazarlamanın 4P’si hayatımıza, pazarlamanın babası olarak bilinen Philip Kotler ile giriyor. Hikaye, Northwestern Üniversitesi ve Kellog School of Management’da öğretim görevlisi olan Kotler’in, artan uluslararası ticaret ağı ve buna bağlı gelişen rekabeti fark etmesiyle başlıyor diyebiliriz. Söz konusu rekabet ortamında, markaların, pazarlamada 4P ilkeleriyle ön plana çıkılabileceğini ve rakiplerinden ayrışarak başarılı pazarlama yürüten kurumlar haline gelebileceğini öne sürüyor. Tabi, farkında olarak mı yapıyor bilinmez, ancak ileri sürmüş olduğu teori bugün tüm marka ve firmalar tarafından kullanılıyor, başarılı uygulayanlar ise rakiplerinin önüne geçmeye devam ediyor. Peki tam anlamıyla pazarlamanın 4P’si nedir?
4P burada İngilizce kelimelerle, “product”, “price”, “place” ve “promotion” kelimelerini simgelemektedir. Türkçe anlamıyla, “ürün”, “fiyat”, “dağıtım” ve “tutundurma” olarak nitelendirdiğimiz bu kelimeler, aslına bakıldığında pazarlama çalışmalarının da olmazsa olmazını oluşturuyor diyebiliriz. Evet, Türkçe anlamlarını çıkardığımızda “P” harfinden eser kalmıyor, ancak hangi dile uygularsanız uygulayın, sistem tam çalışıyor. Huzurlarınızda Philip Kotler’a teşekkürlerimizi sunuyor, ileri sürmüş olduğu pazarlamanın 4P’si teorisini açıklamaya başlıyoruz.
Fotorğaf: pixabay
Her P’nin Yeri Ayrı, Her Biri Değerli ve Etkili
Pazarlamanın 4P’si dendiğinde aslında başlığın her şeyi açıkladığını söyleyebiliriz. Pazarlamanın belki de olmazsa olmazı olan bu dört ilkeyi başarılı bir biçimde uygulayan ve pazarlama karması konusunda titiz davranan firmaların rakiplerine göre bir ve hatta daha fazla adım önde olduklarını belirtmek mümkündür.
Sözü fazla uzatmadan sizi pazarlamanın 4P’si ile detaylı bir şekilde tanıştıralım.
Ürün (Product):
Pazarlama karması kavramının belki de temelini oluşturan ürün ilkesidir diyebiliriz. Bu ilke, ürünün ilk proje aşamasından, tüketiciye ulaşana kadarki tüm sürecine dair planlamaları kapsamaktadır. Yani, ürünün planlamasında izlenecek yol nedir, hangi pazarlarda satılacak veya pazarlama faaliyetleri ne yönde olacak gibi sorulara bu ilke kapsamında cevap verilmekte ve ilgili proje detaylı biçimde oluşturulduktan sonra diğer ilkelere geçilmektedir.
Fiyat (Price):
Elbette amaç bir ürünü ortaya çıkarmak ve satışını gerçekleştirerek kar elde etmek. Zaten pazarlamanın amacı da bu satış ve karlılıkların artmasında etkin rol oynamak değil mi? İşte tam da bu noktada, üretim maliyeti veya ürünün tüketiciye ulaşana kadarki süreçte meydana getireceği maliyetler bu çerçevede incelenmektedir.
Fiyat ilkesi hakkındaki tüm bu detaylar pazarlamanın 4P’si ilkeleri adı altında incelenmesi için yeterli değildir. Burada fark, hedef kitlenizin ürettiğiniz ürünü alabilmek için ödemeye razı olduğu fiyat aralığının da bu aşamada belirleniyor oluşudur. Unutulmamalıdır ki; fiyatlandırma, alım gücünün değişkenlik gösterdiği birçok ülkede en hassas konulardan biri halini almaktadır. Söz konusu durum, özellikle düşük alım gücüne sahip olan coğrafyalarda tüketicinin bir daha sizi tercih etmemesine kadar gidebilmektedir. Dolayısıyla, doğru fiyatlandırma için doğru hedef kitle analizi de gerçekleştirmeniz gerekecektir.
Dağıtım (Place)
Pazarlama karması temellerini oluşturan, pazarlamanın 4P’si ailesinin üçüncü üyesi dağıtım, en az daha önce belirttiğimiz ilkeler kadar önem taşımaktadır. Üretim harikası ve dünyayı kurtaracak bir materyal üretmiş dahi olsanız, doğru ürünü zamanında müşteriye ulaştıramamanız durumunda bir anlam ifade etmeyecektir. Yani, ürününüzü tüketiciye ulaştırmakta zorluklar yaşıyorsanız ve zincirde aksamalar mevcutsa hedef kitleniz bir zaman sonra alternatiflere yönelerek sizi unutmaya başlayacaktır. Tüketici bir ürüne ihtiyaç duyduğu anda adeta ışık hızıyla ona erişebiliyorsanız, ihtiyaçlarını giderebiliyor ve onun kalbinde yer edinebiliyorsunuz demektir.
Tutundurma
Pazarlamanın 4P’si ilkeleri arasından sonuncusu, “Önemli olan ortaya çıkmak değil, kalıcı olabilmektir” anlayışı üzerine tasarlanmıştır. Yani Philip Kotler burada içten içe “Bir dikili ağacınız olsun şu dünyada” demek istiyor olabilir. Aynı sektörde ve hatta aynı ürün grubunda sayısız marka ve alternatifin olduğunu düşünürseniz, aslında pek de haksız sayılmaz. Bunu nasıl sağlayacağınızı da hemen belirtelim, farkındalık ve bilinirlik.
Bu iki kavram markaların ve ürünlerin olmazsa olmazlarındandır. Ne kadar ihtiyaç duyarsa duysun, tüketici ilk aşamada bildiği markalardan alışverişi tercih edecek, ürününüzü hiç fark etmemiş olması durumunda sizi tercih etmeyecektir. Bu nedenle, online ve offline mecralarda gerçekleştirilen reklamlar, PR çalışmaları, dijital pazarlama ve duyurular ile sürekli müşteriye erişebilir olmak, marka bilinirliğini üst seviyeye taşımak için çalışmak bu faaliyetlerin başarıya ulaşmasını sağlayacaktır.
Pazarlama karması ve onu oluşturan ilkeler bütünü olan pazarlamanın 4P’si, bir marka veya firma için olmazsa olmazlardan olma görevi görmektedir. Bu nedenle bahsetmiş olduğumuz ilkelerin en verimli analizler ile değerlendirilip, proje veya ürünlerin bu şekilde piyasaya sunulması her zaman büyük önem taşımaktadır. Hedef gerçek anlamda bir rekabetse ve rekabet tüketiciye her geçen gün daha ihtiyaca yönelik ürün sunulmasını sağlayacaksa, Philip Kotler tüm ilkelerinde sonuna kadar haklı diyebiliriz.