Otomobil tutkunlarının odağındaki marka Audi…
Alman devinin 1800’lü yıllara dayanan tarihinde ayrılıklar, savaşlar, başarılar ve İkinci Dünya Savaşı’na damga vuran Hitler ile yaşananlar gibi seri filmi olacak görkemli bir hikayesi var. Markayı yaşadıklarına rağmen günümüze çok güçlü bir şekilde ulaştıran ise şoklara ve krizlere karşı verdiği başarılı mücadele. Audi nasıl kuruldu, Audi logosunun anlamı nedir ve Audi hikayesinin sürükleyici detayları yazımızda…
Audi Nasıl Kuruldu? Audi Kurucusu Kimdir?
Audi markasının temelleri, 1885 yılında ilk şirketini kuran August Horch tarafından atılıyor. 1899 ve 1904’de iki ayrı şirkete daha imza atan Horch, bu şirketlerinin eski çalıştığı şirketin tasarımlarını ve isim haklarını ihlal ettiği gerekçesi ile dava ediliyor. Dava sonucunda Horch tarafından kurulan şirketler kapanıyor. Elinde sadece Audiwerke isimli şirket kalıyor. Bu şirket, bugünkü Audi markasının temelini oluşturan ilk firma. Bu arada Audi isminin kullanılmasının nedeni Almancada dinle anlamına gelen Horch ile aynı manaya gelmesi. Audi de Latince de “dinle” manasına gelen bir kelime.
Audi’nin spor sınıfındaki arabalardaki baskın üstünlüğü de firmanın bu alandaki geçmişine dayanıyor. İlk arabasını 1910’da piyasaya süren Audi spor sınıfındaki Type A ve sonrasında B serisi ile piyasada tutkuyla karşılanan modele imza atıyor. Ayrıca bu serinin devamı olarak 1920’de Type K modeli piyasaya sürülüyor. Bu modelin öne çıkmasını sağlayan önemli özelliği ile dünyadaki direksiyonu sol tarafta olan ilk araba olması. Böylece hem sürüş güvenliği hem de sürüş kolaylığı sağlayan araç, piyasada ilgi ile karşılanıyor. Bu süreçte Audi bir de ayrılık yaşıyor. Kurucusu Horch ile yollarını ayrılıyor. Bunun nedeniyse Horch’un Ulaştırma Bakanlığı’nda üstün bir göreve atanması.
Fotoğraf: unsplash
Audi Markasının Logosunun Anlamı Nedir?
Herkesin uzaktan yakından tanımakta asla güçlük çekmeyeceği Audi logosu markayı temsil etmekten çok bir otomobil konsorsiyumunu temsil etmek üzere hazırlanan bir logo. 1928’de Rasmussen tarafından hisselerinin büyük kısmı satın alınan Audi, 1932’de otomobil markaları olan DKW, Horch ve Wanderer ile birleşme yolunu seçiyor. Bunun üzerine her bir otomobil markasını temsil eden halkalardan oluşan dört halka Audi’nin logsu haline geliyor. ilk dönemde halkalar ayrı ayrı olarak otomobil birliği flamasında yer alsa da daha sonra iç içe geçmiş şekilde son şekli veriliyor.
Bu logo ile ilgili ilginç bir anekdot daha var. Olimpiyat Birliği tarafından Audi tarafından kullanılmaya başlanılan logoyu fikir ihlali nedeniyle dava ediyor. Bilindiği gibi Olimpiyat Komitesi tarafından kullanılan logoda da halkalar mevcut. Mahkeme, herhangi bir ihlal olmadığına karar veriyor ve bu dava da Audi lehine sonuçlanmış oluyor.
YAZI: Müşteri Tipine Göre Satış Nasıl Belirlenir?
Savaşın Gölgesindeki Audi: İkinci Dünya Savaşı
İkinci Dünya Harbi’ne kadar Audi için her şey çok parlak ve güzel bir şekilde ilerliyor. Marka, dünyanın ilk 6 silindirli motorlarını üreterek dikkat çekici bir üstünlük elde ediyor. Ancak Almanya’daki Hitler yönetimi ve peşinden gelen savaşla birlikte Audi otomobil üretimine son vermek durumunda kalıyor. Hitler tarafından zırhlı araç üretimi yapması istenen Audi, bu alana yönelerek İkinci Dünya Savaşı’ndaki dengeleri Almanya lehine değiştiren güçlü zırhlı araçları Alman ordusu için üretiyor. Böylece Hitler tarafından Avrupa’nın işgali çok daha kolay olurken zırhlı araçlarla Avrupa içlerine doğru hızlı bir ilerleme kaydediliyor. Bu süreçte Müttefik Birlikleri Audi fabrikalarını hedefleri arasına koyuyor.
Savaştan sonra bölünen Almanya, Audi markasının da bölünmesine neden oldu. Markanın ana üretim üssü ülkenin doğu bloğunda kaldı. Bunun üzerine Auto Union birliği bozulurken Audi üreticileri Batı Almanya tarafındaki üretimlerine devam etme kararı aldılar. Doğudaki ana fabrikada farklı isimle araç üretimi bir süre devam etti. Daha sonra fabrika kapanmak durumunda kaldı.
Fotoğraf: pixabay
Savaştan Sonra Yeniden Yükselmeyi Başaran Audi
Savaşın verdiği zararları kapama yolunda kolları sıvamayan Audi farklı ortaklıklar ve araç piyasasını geliştiren modelleri ile yeniden ön plana çıkan markalar arasında yer aldı: Özelikle savaş sonrası dönemde ilk dikkat çekici aracını 1965’de piyasaya sürdü. 72 beygirlik ve 4 kapalı ilk araç olan model ile kendini yeniden piyasanın lideri haline dönüştürmeyi başaran Audi, 1970 yılında dünyanın en iyileri arasında bulunan motosiklet üreticisi NSU ile birleşme kararı aldı.
Elbette savaş sonrasındaki olumlu gelişmeler Audi için kusursuz değildi. Bu dönemde marka, hiçbir zaman karşılaşmadığı bir krizle karşılaştı. 1980’de ürettiği Audi 5000 modelleri aşırı hızlanma nedeniyle ABD’de dava edildi. Üstelik Audi’nin araçlarındaki bu hatanın kazalara neden odluğu ve bunların iddianamede de yer alması, Audi markasını kapatma eşiğine getirdi. Dava bir şekilde Audi lehine sonuçlandı. Sonrasında yapılan araştırmalara göre ABD’de de Henry Ford sahibi olduğu Ford Company için yapılanın Audi için de yapılmak istendiği ve kazaların hızlanma nedeniyle değil tamamen sürücü hataları ile ilgili olduğu bir belgeselle ortaya çıkarıldı.
Sonuç olarak, Audi hem lüks hem de spor sınıfı araçları ile üst sınıf konsepte sahip zamanın en iyi araçları arasında. Q2 modellerinin yanı sıra A2 ve A3 serileri ile hemen her modeli en güvenilir ve sağlam araçlar sınıfında. Her ne kadar emisyon oranlarından dolayı birtakım eleştirilere maruz kaldığı dönemler olduysa da Audi halen en çok tercih edilen lüks otomobil konseptini koruyan lider markalardan biri.