Yaşadığımız çağ, dijital çağ olarak adlandırılıyor. Dijitalin etkisi ile üretim süreçleri de yeniden şekilenmeye başladı. Üretim süreçlerindeki değişim ve dönüşümleri bütünsel olarak Endüstri 4.0 (Sanayi 4.0 ) başlığı altında inceleyebiliriz. Endüstri 4.0 aynı zamanda fabrikaların dijitalleşmesini ve dijital fabrika kavramının oluşmasını sağladı.
Dijital fabrika ile üretim süreçlerinde kontrolün artması, verimlilik ve karlılıkta artış olması hedefleniyor. Dijital fabrikalar sayesinde üretim süreçlerindeki paydaşların entegrasyonu sağlanıyor. Fabrikalar daha akıllı ve yönetilebilir hale geliyor. Bu noktada önemli bir soruyla karşılaşıyoruz. Fabrikalarımızı ve üretim süreçlerimizi nasıl dijital hale getireceğiz?
Dijital fabrika ile üretim süreçlerini nasıl dönüştüreceğimizi Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Sayın Nurettin Geçgel’e sorduk. Detaylı bir şekilde yanıtladı. Kendisine verdiği değerli bilgiler için çok teşekkür ediyoruz.
Şirketinizden bahsedebilir misiniz? Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Dünya genelinde “evden uzaya” kadar pek çok farklı sektörde ileri teknoloji çözümlerimiz ile öne çıktığımız Mitsubishi Electric markamız ile; 95 yılı aşkın köklü geçmişimiz, üstün teknolojimiz, çevreye dost yaklaşımımız ve yüksek kalite standartlarında yenilikçi ürünlerimizle dikkat çekiyoruz.
Kurumsal ilkesi “Changes for the Better” (Daha İyisi İçin Değişim) ve çevre ilkesi “Eco Changes” (Eko Değişim) doğrultusunda yol alan markamızla, geliştirdiğimiz teknolojilerle toplumların yaşam kalitesini artırmak için çalışıyoruz.
Mitsubishi Electric olarak Türkiye’deki ana faaliyet alanlarımız ise klima sistemleri, endüstriyel otomasyon sistemleri, ileri robot teknolojileri, CNC mekatronik sistemler, asansör ve yürüyen merdiven sistemleri ile görsel veri sistemlerinden oluşuyor.
Potansiyeline ve gücüne inandığımız Türkiye’yi önemli bir üretim üssü olarak konumlandıran Mitsubishi Electric markamızla, markamızın Avrupa’daki ilk ev tipi klima fabrikası olma özelliğini taşıyan Manisa’daki dijital fabrikasında Türkiye ve Avrupa için yüksek enerji tasarruflu ve çevre dostu klimalar üretiyoruz.
Türk sanayisinin, fabrikaların dijital dönüşüm sürecine entegrasyonu için çalışan bir marka olarak, otomasyon teknolojilerimiz ile dünyanın en derin batırma tüp tüneline sahip Marmaray projesinde de dikkat çekiyoruz. Türkiye’de otomotiv ekipmanları, yarı iletken cihazlar, ulaştırma ve enerji sistemleri gibi pek çok farklı kulvarda da rol aldığımız Mitsubishi Electric markamızla, kamu sistemleri alanındaki faaliyetlerimiz kapsamında uçak ve uçuş güvenliğini artırmak amacıyla havalimanları için geliştirdiğimiz radar teknolojisini Antalya Havalimanı’nda da uyguluyoruz.
Uzay araştırma ve geliştirme sistemleri alanında dünyanın önde gelen üreticilerinden olan markamızla, Türkiye’nin ve komşu ülkelerin iletişim ve yayıncılık altyapısına katkıda bulunan Türksat 4A ve 4B uydularının da üreticisi konumundayız.
Endüstri 4.0 (Sanayi 4.0) nedir? Üretim yapılarını nasıl etkiliyor?
Sanayi devriminin dördüncüsü olarak kabul edilen Sanayi 4.0 olgusunu en genel şekilde; üretim süresinde, maliyetlerde ve üretim için ihtiyaç duyulan enerjide minimum değerlerle hareket etmeyi, buna karşılık üretim miktarında ve kalitesinde de maksimum sonuç almayı hedefleyen bir yapı olarak açıklayabiliriz.
Sanayinin yeni bir boyut kazanmasına olanak sağlayan Sanayi 4.0’a Mitsubishi Electric olarak dijital fabrika konseptimiz e-F@ctory ile yanıt veriyoruz. e-F@ctory konseptimizle birçok farklı sanayi kolunun üretim aşamasında kullanılan dijital fabrika ürünlerini; mekanik, elektronik ve yazılım hizmetleri bir arada yani “mekatronik” biçimde sunuyoruz.
e-F@ctory konseptinde, fabrika otomasyon alanındaki robotlar dahil tüm yeni nesil ürünler internette haberleşebiliyor. Böylece üretim hatlarını kişisel bazlı ihtiyaçlara göre optimize ederek pazardaki rekabet koşullarına ayak uydurmak büyük ölçüde kolaylaşıyor.
Yönetimden üretim katına kadar tüm fabrika katmanlarını optimize etmek için ileri teknolojileri kullanan ve üretimde çok ciddi maliyet tasarrufu sağlayan e-F@ctory, küresel rekabette bir adım önde olmayı sağlıyor.
Sistemin en tepeden en aşağıya kadar yönetilmesini ve aşağıdaki bilgilerin de yukarıya taşınmasını amaçlayan e-F@ctory ile bütün sistem yönetilirken daha fazla analiz yapılarak ve aksaklıkları görerek, nerelerde geliştirmeler yapılabileceğini hem üretim tarafı hem bakım tarafı hem de yönetim tarafı rahat bir şekilde gözlemleyebiliyor.
Mitsubishi Electric olarak, fabrikaların üretim, bakım, IT ve yönetim kısımlarını birbirleriyle anlaşabilir hale getiriyoruz ve onların anlayacağı dilden raporlar üretiyoruz. Çünkü bir üretimci sadece üretim datalarıyla ilgili veriler istiyor, bakımcı kendisine yönelik hangi noktalarda iyileştirme yapması gerektiğiyle ilgileniyor, yönetim de bu işin genel olarak ne kadar verimli olduğunu, nasıl yapıldığını görmek istiyor.
Tüm bunları e-F@ctory konseptimizle sağlayabiliyor ve bu sayede tüm birimlerin birbiriyle daha hızlı haberleşmesini ve geribildirimlerle birbirlerini daha iyi geliştirebilmelerini sağlıyoruz.
Şirketler Endüstri 4.0’a (Sanayi 4.0) uyum sağlamak için neler yapmalılar?
Üretim süreçlerinin yüksek teknolojiyle donatılarak daha verimli hale getirilmesi ve sanayinin dijitalleşmesi olarak da özetleyebildiğimiz Sanayi 4.0 evresinde, hızla değişen ve kişiselleşen insan ihtiyaçlarını en hızlı ve verimli şekilde karşılayabilecek üretim bantlarını kurmak sanayinin en önemli gündem maddesi haline geldi.
Bu süreçte, Türkiye’nin de üretim gücünü pekiştirmesi için ileri robot teknolojilerinin hakim olduğu dijital fabrikalara geçişi önem kazanıyor. Artık günümüzde özellikle standart üretim fabrikalarının dijital fabrikalara geçmesi bir gereklilik halini aldı. Şirketlerin Sanayi 4.0’a uyum sağlayabilmeleri için öncelikle dijital dönüşüm konusuna odaklanmaya ihtiyaçları olduğunu söyleyebiliriz.
Çağın gerisinde kalmamak adına yeni sanayi devrimi çerçevesinde gerçekleşen teknolojik gelişmeleri, yenilikleri ve dönüşümleri yakından takip edip, iyi analiz etmeleri büyük önem arz ediyor. Biz de yeni endüstri evresinin iddialı bir oyuncusu olarak, Türk sanayisinin geleceğin dijital fabrikalarına şimdiden hazır olması için geliştirdiğimiz e-F@ctory konseptimiz ile sanayiye ileri teknoloji çözümler sağlıyoruz.
Dijital fabrika nedir? Bu kavram ne zaman ortaya çıktı?
Dijital fabrikaları; üretimde verimliliğin artmasını, üretimin anlık olarak takip edilmesini ve uzaktan müdahale edilebilmesini sağlayan otomasyon sistemleriyle donatılmış ve akıllı hale getirilmiş fabrikalar olarak tanımlayabiliriz.
Sanayi 4.0 devrimiyle birlikte sıklıkla konuşulmaya başlayan bu kavram, son yıllarda teknolojinin çağ atlaması sonucu üretim yönetimlerini ciddi oranda etkileyen büyük yeniliklerin gelmesiyle daha da önem kazandı.
Dijital fabrika kavramının getirdiği en büyük yeniliklerden biri fabrikaya dair tüm gelişmelerin ve verilerin dijital ortama yani bilgisayara aktarılması diyebiliriz. Özetle fabrikalar özelinde oluşturulan sistemlerle fabrikaların çalışma sürecindeki tüm detaylar için dijital bir hakimiyetten bahsediyoruz.
Standart fabrikalardan farkları neler? Ne tür avantajlar sağlıyor?
Dijital fabrika sistemi, özellikle yeni kurulan fabrikalar için riski en aza indirgemiş oluyor. Çünkü henüz ciddi yatırımlar yapmaya başlamadan nelerle karşılaşılacağına dair veriler önden edinilmiş oluyor. Bu da başarı oranının maksimum seviyelere yükselmesini sağlıyor.
Üretim öncesindeki süreçlerin aşama aşama sistem tarafından gösteriliyor olması da sunulan başka bir avantaj. Örneğin yapım aşamasında olan bir fabrikanın tamamlandığında ne kadar üretim yapabileceği, hangi ekipmanların hangi malzemelerle çalışacağı, günlük, haftalık, aylık, hatta yıllık üretim kapasitesi dijital ortamda rahatlıkla analiz edilebiliyor.
Ek olarak kaynak kullanımının da önden değerlendirilebilir oluşu maliyetleri olabildiğince düşürebiliyor. Bu sistem sayesinde fabrikalar, gelişen dünyada sürekli yaşanan değişimlere, dönüşümlere daha kolay biçimde uyum sağlayabiliyor. Tüm bu avantajların yanı sıra üretim değerini ve kalitesini de artıracak tüm özellikler dijital olarak tek bir elden yönetilebiliyor.
Şirketlerin üretim kalitesini dünya standartlarına çekerek rekabette söz sahibi olmaları ve ihracat konusunda güçlenmeleri ancak dijital dönüşüm çağında gelişen teknolojilere hızlı bir şekilde adapte olmalarıyla sağlanabilir. Bu noktada Mitsubishi Electric olarak Sanayi 4.0’a yanıtımız olan dijital fabrika konseptimiz e-F@ctory sayesinde fabrikaları Sanayi 4.0’ın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kurma imkanı tanıyoruz.
İleri robot teknolojileri ile desteklediğimiz e-F@ctory konseptimizle hızla büyüyen Türk sanayisinin küresel pazarlarda dünyanın önde gelen üreticileriyle rekabet edebilmesine ve sürdürülebilir büyümesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz.
Dijital fabrikaya sahip olmak için neler yapmak gerekiyor?
Türkiye’deki üreticilerin Sanayi 4.0’a adapte olabilmeleri ve dijital fabrikaya sahip olabilmeleri için öncelikle kendi yol haritalarını çizmeleri ve uzun vadeli düşünmeleri gerekiyor.
Yeni endüstri evresinde hammaddenin daha verimli kullanılacağını, enerji yönetiminin çok daha planlı yapılacağını ve çevreyle dost üretim gerçekleştirileceğini dikkate almaları faydalı olur. Dolayısıyla Sanayi 4.0 için yapılacak yatırımın uzun vadede sağlayacağı tasarrufu değerlendirerek daha sağlıklı kararlar alabilirler.
Stratejilerini belirlerken yeni teknolojileri ve akımları yakından takip edip, geleceğe dair doğru öngörülerde bulunmaları oldukça önemli. Donanım ve yazılım altyapısının eş zamanlı olarak kontrol edilebilir duruma geleceğini ve hepsinin bulut üzerindeki algoritmalar tarafından yönetileceğini düşünerek planlama yapmaları da büyük önem arz ediyor. Bu sistemlerin tümü aldıkları anlık bilgileri yorumlayabildikleri için üretim parametreleri otomatik olarak şekilleniyor.
Fabrikanın içindeki her bir fiziksel nesnenin, giren hammaddenin ve çıkan ürünlerin bir dijital karşılığının oluşturulması gerekiyor. Bu iki dünyanın birbiriyle iletişim içinde çalışması, değişen tüketici isteklerine değişken bir üretim sistemiyle yanıt verebilmelerini sağlayacak. İnsansı robotların insanlarla beraber çalıştığı süreç ve sistemler de giderek daha hızlı yaygınlaşacak. Sonuçta bu yeni teknolojileri kullanabilecek insan kaynağının oluşturulmuş olması şart.
Dijital fabrikalarda verimlilik nasıl sağlanıyor?
Dünyada mevcut kaynakların en etkili ve verimli şekilde kullanılması gittikçe daha çok önem kazanıyor. Özellikle sanayide enerji kullanımının, üretimde ve üretim standartlarında bir düşüşe neden olmadan azaltılması gerekiyor.
Mitsubishi Electric olarak e-F@ctory konseptimiz ile fabrikalara çok daha hızlı, verimli ve çevreci üretim imkanı tanıyoruz. Bu konsept ile işletmeler üretime geçmeden önce sanal fabrikalarını çalıştırarak ihtiyaçlarını ve verimliliklerini görebiliyor, yatırımlarını bu çıktılara göre şekillendirebiliyor.
Fabrikalarda hızın ve verimliliğin artmasını, süreçlerin anlık olarak izlenebilmesiyle hata paylarının büyük oranda azaltılmasını, üretim maliyetlerinin iyileşmesini ve dolayısıyla iş hacminin büyümesini sağlayan e-F@ctory konseptimiz içinde robotlar da önemli bir rol oynuyor.
Robotlarımız sayesinde özellikle büyük üretim serileri pratikleşiyor ve üretimde esneklik artıyor. İnsan kolu ya da eline yakın hassasiyete sahip robotlar, üretim bandındaki hemen her işi yapabiliyor.
Mitsubishi Electric olarak kendi üretim merkezimiz olan Nagoya Fabrikası’nda e-F@ctory konseptinin kullanıma alınmasının ardından, üretim kapasitesinde büyük oranda artış ve sistem içi mimari tutarlarda ciddi düşüş gibi önemli sonuçlar elde ettik.
e-F@ctory konseptimizi dünyada birçok fabrikada uyguluyoruz, Türkiye’de de giderek yaygınlaşıyor. Manisa’daki ev tipi klima fabrikamızı da e-F@ctory altyapısı ile dijital ve akıllı bir fabrika olarak tasarladık.
Dünyadan örnek vermek gerekirse; Mitsubishi Electric’in e-F@ctory otomasyon uzmanlığını, Intel’in Malezya üretim üssünde Nesnelerin İnterneti konusunda çözüm üretme uzmanlığı ile birleştiren pilot bir program gerçekleştirdik. Bu program sayesinde, üretimin online olarak bulut üzerinden takip edilmesinin yanında, arızaların önceden fark edilmesi ve arıza gerçekleşmeden müdahale edilmesi mümkün hale geldi.
Pilot program; yüksek verimlilik, önleyici bakım faaliyetleri olanağı, düşük arıza oranı, düşük maliyet ve kusursuz uyumla sonuçlandı. Tüm bu sonuçlar ise Intel’in yaklaşık 9 milyon dolar tasarruf etmesini sağladı. Bununla birlikte daha sürdürülebilir bir toplum için enerji verimliliği de sağlanmış oldu.
Üretim ile ilgili gelecekte ne tür yenilikler gerçekleşecek?
Sanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği dijital dönüşüm ve akıllı üretim sistemlerini tüm toplumu ve hatta dünya dengelerini değiştirecek kavramlar olarak değerlendirmek mümkün. Bu yeni süreçte, birbirine bağlı üretim makineleri ve insan etkileşimi ile birlikte yeni bir üretim anlayışı oluşuyor.
Önümüzdeki dönemde sanayiciler, şehirler, devletler ve araştırmacıların, sürekli gelişecek ve değişecek olan bu yeni rekabet ortamına uyum sağlayabilmek amacıyla pek çok farklı alanda çalışmalara imza atacakları öngörülüyor. Sanayicilerin üretim aşamalarında, hükümetlerin ülke ve iletişim altyapılarında, yerel yönetimlerin şehir altyapılarında ve araştırmacıların Ar-Ge çalışmalarında öncelikleri Sanayi 4.0’ın gerekliliklerine yanıt verebilmek olacak diyebiliriz.
Bilişim ve teknoloji çağı olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde, akıllı şehirler, akıllı binalar ve akıllı fabrikaların sayısının hızla artması bekleniyor. Dünyanın öncelikli gündem maddelerinden biri olan kaynak ve enerji verimliliği konusunda da önemli adımlar atılacağı düşünülüyor.
Mobil iletişim, giyilebilir cihazlar, akıllı araçlar, akıllı evler ve Nesnelerin İnterneti gibi teknolojiler, çok daha geniş çapta ve daha güncel kişisel verinin şirketlerin kullanımına açılmasına imkan tanıyacak gibi görünüyor. Bu noktada, kişisel veriye ulaşımın kolaylaşması ve yapay zeka uygulamalarının artması ile geleneksel iş modellerinin değişmesi bekleniyor. Bu değişim sürecinde dijital dönüşümün işletmelerin olmazsa olmazı haline geleceğini söylemek mümkün.
Dijitalleşme ile birlikte bireysel alışkanlıklarımız da değişmeye devam edecek, kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetlere olan ilgi daha da artacak. Tüketiciler, ürün ve hizmet sağlayıcılarla çok daha esnek, anlık ve kolay bir şekilde iletişim kurabilecek. İşletmelerin müşterileri ile etkileşiminin artması sonucunda ise doğrudan hayata entegre yeni iş modellerinin kurgulanacağını düşünüyoruz.
Robot teknolojileri açısından değerlendirildiğinde ise gelecekteki yeni nesil robot sistemlerinin çok robotlu, paralel yapılı, çok parmaklı eller ve yürüyen makineler içeren mekanizmalar olacağı öngörülüyor. Hatta belki de yarı insansı robotların varlığından veya insan uzuvlarının robotlaşmış formlarından bile bahsedileceği düşünülüyor.
Yapay zekâ, akıllı şehirler ya da mobil cihazların geleceği ne olursa olsun, robotların tüm bunlar için tamamlayıcı bir unsur olarak varlık göstereceği beklentisi hız kazanıyor. Beklentinin bu yönde olması nedeniyle Mitsubishi Electric olarak, robot teknolojilerimizi daha büyük ve karmaşık programları kontrol edebilecek şekilde geliştirmeye devam ediyoruz.
Üretim süreçlerinde insan-robot işbirliği nasıl sağlanacak?
Dijital fabrikaların temelinde donatılmış ve yetkin insan yer alıyor. Bu insan kaynağı, esnek parçaları koordine ederek üretim hattının yeni siparişlere uygun şekilde yanıt vermesini sağlıyor ve ürün yaşam döngüsü içindeki tüm katmanlara bütün bu döngü içinde online olarak katılımcı oluyor.
Mitsubishi Electric olarak, üretim süreçlerinde mükemmel işleyebilen sistemlerin kurulması, sorunsuz bir şekilde işletilmesi ve gerektiğinde revizyonu için insana her zaman ihtiyaç duyulacağına inanıyoruz. Dijital fabrikalarda elbette robotlar yoğun olarak rol alacak ancak bu noktada robotların insanlarla omuz omuza çalışmak üzere devrede olacağını da göz ardı etmemeliyiz.
Yeni çağda insanlar ve robotlar arasında, fiziksel işler ve düşünce gücü gerektiren işler şeklinde bir görev paylaşımı yapılacak diyebiliriz. Belli bir algoritmayla tekrar edilebilen, fiziksel güç gerektiren rutin işleri robotların yapması sayesinde insanlar daha iyi şartlarda çalışma ve daha katma değerli işler yapabilme imkanına sahip olacaklar. Örneğin insanlar, robotların yazılımını güncelleme, üretimi kontrol etme gibi belli bir sistematiği olmayan ve aynı zamanda daha konforlu olan görevlerde yer alarak yaşam kalitelerini artırabilirler.